Hayırlı Sabahlar - صباح الخير
Yine, yine mi pazartesi geldi dediğimiz bir pazartesi gününden herkese hayırlı sabahlar, hayırlı işler.
Kıymet bilmezliğin, şükürsüzlüğün ve kanaatkarsizliğin bir örneğidir pazartesi sabahları ahlanıp vahlanmalarımız.
Bir işim var, çok şükür elim ekmek tutuyor diye mutlu olacağımıza, kanaat etmek yerine sürekli mızmızlanmalarımız iman eksikliğinden kaynaklanıyor ne yazık ki. İşimizi sevmesek de hakkını vermeli, hatta diğerlerinden daha fazla çalışkan olmalı, sevmesek de tebessüm etmeliyiz. Boşuna Müslüman değiliz. Boşuna Müslüman doğmadık.
Bir vizyonumuz olmalı, bu uğurda harcayacağımız vakitlerimiz, elinden tutacağımız insanlarımız olmalı fakat bizim tek yaptığımız işten eve evden işe bir hayat sürmek, akşamları televizyonun başında beyin uyuşturmak, her hafta bu döngüyü tekrar be tekrar yaşayıp, sonra da pazartesi geldi diye isyan etmek! Müslümanlık bu kadar basit değil.
Biz bu haldeyken, kendimize bir faydamız dokunmuyorken, kime ne faydamız olacak, bizi kim örnek alacak!
Yarın ne giyeceğim diye düşündüğümüz kadar, bu gün Allah için ne yaptım diye düşünsek, hatta yarısı kadar düşünsek eminim hayatımızın rotası çok başka yönlerde olacak. Bize "Süslüman" diyen insanlara hak vermeyecek, herkesin güvendiği "Emin" insanlardan olacağız belki de. Çünkü düşünmek değişmektir. Düşündükçe eksiklerini tamamlar, hatalarını düzeltebilir insan.
Bugün sen de Allah için bir şey yap. Allah için başına örttüğün şalından boynun görünmesin, çok zor değil bir iğneyle tutturuver!
Bugün Allah için makyaj yapmayıver. Bırak dışarıda sana namahrem olanlara süslenmeyi, evinde kocana süsleniver! Dışarıda gonca gibi açıp, eve gidince dizleri çıkmış, rengi akmış pijamalarınla çıkma kocanın karşısına.
Bugün Allah için tebessüm et. "Tebessüm etmek sadakadır" demiş Peygamberimiz (s.a.s) O zaman sen de tebessümü eksik etme yüzünden. Mutsuzluk dağıtan değil, mutlu eden ol.
Bugün Allah için gıybet etme! Kadınlar ibadette kolay kazanır kolay kaybedermiş Bir gün boyunca kazandığı tüm sevabı küçücük sandığın bir arkadan konuşmayla komple kaybediverirsin. Kul hakkı da yanında cabası.
Bugün Allah için bir şeyler yap. Ne olursa. Böyle gelmiş böyle gider deme. Hayatta büyük büyük vizyonlarının olmasına gerek yok.
Herkesin büyük adam olmasına, çok para kazanmasına gerek yok.
Bugün Allah için öyle bir şey yap ki, koca koca adamlardan daha da büyük ol Hak nezdinde. Sen takvanla büyü onların karşısında, imanınla yücel.
Peygamberimiz (s.a.s.), dünyaya hiç ehemmiyet vermezdi. Hz. Ömer (r.a.), bir gün Allah Resûlü'nün huzuruna girdi. Efendimiz, yattığı hasırın üzerindeydi ve yüzünün bir tarafına hasır iz yapmıştı. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü'nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Hz. Ömer (r.a.), bu manzara karşısında rikkate geldi ve ağladı. Allah Resûlü niçin ağladığını sorunca da Ömer (r.a): "Ya Resûlallah! Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken, (kâinat, yüzü suyu hürmetine yaratılmış olan) Sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, Senin yüzünde iz bırakıyor. Gördüklerim beni ağlattı." cevabını verir. Bunun üzerine Allah Resûlü, Ömer'e (r.a.) şu karşılıkta bulunur: "İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun." (Buharî, "Tefsir", 21)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder